
Benim televizyon ile ilgili ilk belleğime kazıdığım anılar 1970’li yılların başına rastlar: O zamanlar televizyon yeni yeni piyasaya çıkmıştı. Kayseri’de televizyon yayınları 1974 yılında TRT’ nin tek kanallı Siyah-beyaz paket yayını ile başladı. Haftanın üç günü bir-kaç saatlik yapılan televizyon yayını yapılırdı. Yayın cumartesi pazar 9-10 gibi istiklal marşı ile başlardı, gece saat 24 olduğunda yine yayın istiklal marşı ile kapanırdı.
Bir mahalledeki hangi evde televizyon var ise, mahalle sakinlerinin davetsiz olarak o evde toplanırlardı.Televizyon başında toplanan ev halkı, komşular ve özellikle çocuklar televizyon yayınının başlamasını tatlı bir heyecanla beklerdi.
Reklamlardaki ürünlerin tanıtımı ayrı bir heyecanla izlenir, Pazar sineması,Hikmet Şimşek yönetiminde pazar konseri Cumartesi günleri saat 15:00 de müthiş diziler vardı;Kara Şimşek ,Uzay Yolu,hafta içi her akşama saat 20:00 de ; Dallas,Köle İsaura ,Şahin Tepesi,Kaçak,Aşk Gemisi Komser Colomba, Tatlı Cadı, Çizgi filmler, haberler ve daha bir sürü program, haftanın belli günlerinde insanları ekran karşısına toplardı.
Televizyon apansız girdi hayatımıza. Bize bir şeyler getirirken bir şeyleri de alıp götürdü yaşantımızdan. “Tüfek icat oldu mertlik bozuldu” misali televizyona esir düştük,Akşamları yapılan akraba,eş-dost ziyaretleri yapılmaz oldu. “Her seçiş bir vazgeçiş, her kazanış bir kaybediştir” biz televizyonu seçtik ya da seçmek zorunda kaldık birçok güzel şeyden vazgeçtik, kazandığımız çok şey oldu ama çok şey de kaybettik. Geriye söle baktığımda hey gidi günler hey demekten başka şey gelmiyor aklıma.